Nezihe Altuğ'un 2021 yılı Kaos Çocuk Parkı etiketiyle çıkan kitabı Yüznâme'de yıllar içinde biriktirdiği her şeyi ama her şeyi, aldığı notları, tüm birikimini yeni bir anlatım tekniği deneyerek kitabına yediriyor. Bunu bütün renkleri tuvale çiğ alıp orda rengin kendi yolculuğuna izin verdiği Action Painting akımını yazıya uyarlayarak yapıyor. Nezihe Altuğ yüzleri fırlatıyor kitaba büyük bir çoşkuyla ve dokuyla. Jakson Pollok'un tabloları gibi herşeyi gözönüne serdikten sonra birbirinden bağımsız karelerin renklerin tek yüzeyde kendi yolunu bulmasına izin veriyor.
Lars von Trier'in Dogville filim seti gibi deneysel ve her kareyi ve karekterin sahnelerini bir arada görebileceğin şekilde bitiriyor. Aslında bitirmiyor kitabı askıya alıyor. Hem bütün birikimi diyorum hem o birikimin bir ana sığabildiği o göreceliği modern bir teknikle yapısal ve deneysel bir üslüpla kitabına yediriyor.
Ben kitabı bir evin en uzun gecesi gibi okudum. Taşınırken raslantının insana üflediği herşey var kitapta. Geçmişini dosyalar gibi ayıklayan, tasnif eden, bir kartoteks hazırlar gibi kurgulamış kitabını. Kendim isimlendirmek istersem artırılmış gerçekçi bir kartoteks diyebilirim kitaba.
Fotoğrafları paralel evrenler gibi. Yoklar Apartmanı aslında evrendeki bir kara delik zaman farklı akıyor orda tıpkı içimizde hiç yaşlanmayan yerler gibi. Yüzlerden bir oyun kuruyor insanın bitmesiyle öykünün devam etmesi bilgisinin acısı. O en eski bütünlüğün bizimle doğuştan gelen acı bilgisi.
Yüznâme bölümünde; yüzün ihtişamında günlük yazar gibi bildiğimiz ya da bilmediğimiz ama kulağımıza çalınan her küçük bilginin nasıl zamanla mayalanarak insana içten gelen bir ışık kattığını, okuduğu kitaplardan gelen seslerle nasıl boğuştuğunu görüyoruz.
Yüzler Yüzü bölümünde; yaşamak denilen, medeniyet denilen dehşetin, taraflar arasındaki koreografinin şok halini okuyoruz.
Yabanıl Yüz bölümünde; farklı dizeler, deyimler, duyumlar, kolaj, dekolaj, onun kadın deposu dediği yerde ben artık kullanılmayan yapay mankenlerin biriktirildiği bir alan görüyorum.
Yüzleşme bölümünde; Kaos Çocuk Parkını da dahil ettiği bir parkın bütün keskin ve karanlık köşeleri konuşuyor. Onun fotoğraf hikayeciliği diye tanımladığı çoklu kader senaryoları gibi ilerleyor bölüm. Beynimizdeki, omuzumuzdaki meleklerin atışmaları, çelişmeleri, zevkleri ve korkuları kendiyle yüksek sesle konuşur gibi bir çok seslilik katıyor yazıya.
Yüzsüz bölümünde; kendimi bir doğum salonunda hissettim. Doğum anındaki o herkeslerimizden sıyrıldığımız an, kutsallık, acı ve acımasızlık, çığlıklar, daha en yeniyken eskiyen o küçük tortu.
Yüzün İhtişâmı bölümünde; kendini bize kültürel kodlarla, aiemiz, çevremiz, izlediklerimiz hatta duyu organlarımızın bizde yarattığı yargılardan soymaya çalışan bir delilik anı, zikir anı, cezbeye düşen bir yüksek ritim okuyoruz.
Gizli Gerçeğin Görüntüsü-Blow-up bölümünde artılmış gerçekçi bir noktaya, bir patlama anına götürüyor okuyucuyu. Okumayı bırakıyoruz ama yüzler birbirine eklenmeye devam ediyor.
Çünkü hayat devam ediyor.