fincanı taştan oydum
taş fırında kızarttım
içine ne koysam hümeyra
iç bade güzel sev dedi fuzuli
çok yoksuldu gecem
duvarda raquel welch’ i ayarttım
hamdım / kendimi evirip çevirip pişirdim
kentin amuderyasına girdim
aristokrates cenahta
her an hazır kıta
emre amade
gece seanslarında
çok yedim yasak meyve
ama toprak aynı toprak / şımarmadım
sultanahmet’te var bir kavis
laleli’den çıktım tırıs
beyazıt’ ta tomris-i evvel / harlı terli bir kız
bana pas verdi
girdim küllü kahveye sağlı sollu
vardı bir nice kulağı kesik
“netekim”den çok önceki kuşaktı
ilk isyanı başlatmıştı istanbul’ da orhan veli ile dino
karşıda da birkaç atlı atsız ve hıracı muhafız
sol dedikleri tek parti bal gibi sağlaktı
fincanı oysam taştan
ne koysam içine hümeyra
çıkarsam seni baştan
ve “öyle sermest olsam” ki
ister iş başı olsun ister paydos
ben hep vardiyada kalsam
ben böyle halim selim
adabıyla yatıp kalkarken
kendi kabuğunda meskûn
kim demiş bana fındık kıran