“Ben Marksist değilim.” Karl Marks – VEYSEL ÇOLAK

FacebookTwitter
Kapitalizmin, neoliberal ekonomik anlayışın ürettiği her ideolojiye, her siyasi iktidara, kültüre, antidemokratik yasalara, eşitsizliklere düşünceyle, duyguyla, silahlanmış bir öfkeyle karşı çıkmayı anlarım, bunu gerekli de görürüm. Zaten bir insanın anlamlı var olması buna bağlıdır.
Öte yandan doğa’nın ve hayatın doğruladığı, bilimin açıkladığı, deneyimleyerek elde edilen bilgileri benimsemek gerektiğine de inanırım. Yani “teori pratik” ilişkisini doğru kurmak zorunludur. Yoksa sadece yıkıcı, yok edici olunur. Yıkıcı olanın, olması gerekeni de yapması  beklenir.
Karl Marks, “Ben Marksist değilim.” derken tabi ki dogmatizmi reddediyor. Çünkü diyalektiğe, bilimsel dünya görüşüne inanıyor.
Bir görüşmemizde Lokman Kurucu, “Ben Marksist değilim.” deyince; sonrasında düşündüm. Lokman Kurucu, her türlü iktidara karşı kendisini kurmuş bir şair. İyi de, Marksizm bir iktidar değil ki. Marks’ın kendisi “Ben Marksist değilim.” diyerek, tek cümleyle açıklamış her şeyi. Marksizm, yaşanagelen tarihe, bilimsel dünya görüşüne yaslanan, diyalektik materyalist bir kavrayışla doğayı, hayatı açıklayan, gerçekliği ve dış gerçekliğin bireyde yansımalarını ortaya koyan, bireyi yok sayan her iktidara savaş açmış, değişimi, değiştirmeyi önceleyen bilimsel toplumsal bir dünya görüşü.
Bu bakış açısıyla baktım Lokman Kurucu’nun şiirlerine. İdealizm hiç düşmemiş, metafizik alanlarda hiç oyalanmamış. Dış gerçeklikten hiç kopmamış. Şiirlerinin içeriğini diyalektik ve tarihi materyalizm belirlemiş. Ne olacak şimdi?
Lokman Kurucu, Marksizm yıkılması gereken bir iktidar değildir. Marksist olmak, bir iktidara teslim olmak de değildir. Ufka, bireyi koymaktır.

Lokman Kurucu, sana bir sır vereyim: Sen bir Marksistsin. Şiirlerin de öyle diyor.

FacebookTwitter
FacebookTwitter