duyarın duyulmayan duyarsızlığı – FERHAD GÜLSÜN

Kusura bakmayın, rahatsız ettim. İçeri girebilir miyim? Size söyleyeceklerim var. Siz duymak istediğiniz kadarını duyun, ben susmak istemediğim kadarını söyleyeyim. Arkanızdan konuşmak istemem, arkanızdan konuşacak kimsem de yok zaten. Sözünü sakınmayan insanları seversiniz biliyorum, bak nasıl da gülümsediniz. Hoş bulduk efendim, hoş bulduk. Beni kalbinize buyur ederek şereflendirdiniz. Efendim biliyor musunuz, iterek sevmek diye bir…

İncele...

YASAĞA ÇIKMA SOKAĞI – Melike Şenyüksel

Vakitlerden bir cumartesi, ben takvimlerin yalancısıyım. Tuhaf zamanların birinden size el sallıyorum. Belki bir şişe içinde uzakça bir okyanusun kıyısına taşınır sözlerim, kim bilir. Ama şimdi biraz yürümeli. Alper gönülsüz, evden çıkmadan önce bir dizi tedbir alıyoruz çünkü. Öyle başına buyruk yürümek nerede? Kısa bir yürüyüş için bunca hazırlık. Olsun, yine de çıktık. Şubat denizi…

İncele...

Karşılaşma – Ömer Faruk Hatipoğlu

bir yerde biliyorsun seninle karşılaştık ben bir daldan kabuk gibi kuruyorken toprağa sen bir dala yaprak gibi yürüyordun topraktan özsuyunda kar suyu,yolun bahar, zaman pul bana altın,güz makasın ağzındayken kefen çul ya ben anlatsam yeşil,ya sarıyı anlasan kayan bir yıldızım ki ne versem akşamüstü ne versen ışık etmez,günler ki zaten küstü bu yüzden açma korkum…

İncele...

MÜSLÜM YÜCEL – HİÇ

Zaman seninle alay ediyor. Var olmak, hiçliğin içine düşmekle aynı anlama geliyor. Bütün dinlerden ayrıldın. Bütün tanrılar sana küskün. Akılsız bir deliden geceleri tanrıya isyan etmenin yollarını soruyorsun. Deli sen konuşunca yüzünü gizliyor. Olanca sesiyle bağırıyor; İsyan boyun eğmektir ve dünya Plaht’ın Sırça Fanus ‘ta söylediği gibidir. Sırça Fanus içinde bir bebek gibi tıkanıp kalan insan için dünyanın kendisi…

İncele...
FacebookTwitter