Katerina Gogou Portresi – Taylan Onur

FacebookTwitter

Exarcheia, Atina’dan bir kadın, anarşist, şair, sinema oyuncusu, barikat dövüşçüsü ve anarşist Katerina Gogou’nun şiir dünyasına bir yolculuğa çıkalım. Bu yolda tutuklamalar, işkenceler ve infazlar var, direniş ve cesaret var. Ama en çok anarşi var!

1 haziran 1940’da doğan Gogou, ikinci dünya savaşının yarattığı ekonomik buhranda çocukluğunu geçirdi. Gençliğinde ise yasaklamalar, sansürlerle karşılaştı. Paranoyak  yönetim üzerindeki kısıtlamaları her gün daha da arttırdı.  Büyük bir baskı altında gençliğini yaşamaya çalışırken isyancı bir karaktere sahip oldu. Dönemin Ortodoks Marksistlerinin de otorite konusunda kapitalizmden bir farklarının olmadığını gördü. Gün gün özgürlük hakkında fikirleri değişti ve tam anlamıyla anarşizmi koklayarak buldu. Sosyalizm çıkış aygıtlarını sorunlu ve hastalıklı bulmaktaydı. Bu sebeple anarşizmin yunanistanda kalıcı bir yer edinmesinde bizzat eylemlerde bulundu.  Exarcheia gibi Atina’nın çok sert bir noktasında olayları giderek daha da sert ve uzlaşma noktalara getirmek için çabaladı.

Şiirlerinde kapitalizmi ve sosyalizmi beraber eleştirdi ve bu eleştiri dilinin tahrik noktaları zamanında baya insanı üzmüştür. Anarşist şiirler yazmayı hiç bırakmadı. Ve bu şiirler dilin en avam ve en kabiliyetli haliyle eserlere dönüştü. Öyle ses oyunları yarattı ki şiirlerin kendisi bipolar hale geldi. Transseksüelik, feminizm gibi konulara şiirlerinde yer verdi. Zaten tüm ezilenlerle, ötekilerle aynı sokakta yaşıyordu. Trans cinayetleri için şiirler ithaf etti. Eylemlerde yer aldı. Gelecek zamanın umursamazlığını fark eden ince bir zekaydı Gogou. Alışılmışın dışında bir devrimci anlayışa sahipti. Dönem feminizmini bağnaz buluyordu. Bunu şiirinde şöyle dile getiriyor;

“O tehlikeli; Tanrı dünyayı dolu ve yağmurla yıktığında sokaklara çorapsız çıkıyor ve adamlara ıslık çalıyor, polis arabalarına taş atıyor ve ağaçların üzerinde bir sincap gibi yatıp şimşekle sigarasını yakıyor.

En son aynı tarih ve yılda üç farklı yerde görüldüğünde – geçerli bilgilere dayanılarak, Manhattan’ın havaya uçurulmuş köprüsü, anarko-komünist hareketlere silah teslimatı ve çok gizli devlet bilgilerinin ihracatı, aynı kişi. Saçına kırmızı veya siyah askeri yünlü kazak, çocuksu inci kurdeleler taktığı ve ellerinin ödünç aldığı bir ceketin ceplerinde olduğuna inanılıyor.

Doğum yeri: bilinmiyor

Cinsiyet: bilinmiyor

Mesleği: bilinmiyor

Din: ateist

Göz rengi: bilinmiyor

Adı: Sofia Viky Maria Olia Niki Anna Effie Argyro

Darius Darius. Bütün devriye arabalarının dikkatine, silahlı. Tehlikeli. Silahlı. Tehlikeli

Adı Sofia Viky Maria Olia Niki Anna Effie Argyro

Ve o Güzel Güzel Güzel Güzel tanrım…”

(Idionimo, 1980)

Tüm bunların yanında bir şehrin şiirsel kaydını tutuyordu. Karanlık ve kirli yeraltını Atina’nın. Klasik sol akımlara olan güvenin hızla azalıp tükendiği bir dönemde şimşek gibi çakmış bir şairden bahsediyorum.

Sinema oyunculuğunu ve senaryo yazmayı da ihmal etmedi. Sanatın hemen her haline dokunduğu yerden bir silaha çevirme gibi huyu vardı. Onun için sanatın her hamlesi bir kurşun gibiydi. Varlığıyla sadece varlığıyla bile sağı solu tarıyordu.

Steril bir histeri nöbetiyle beklemedi asla şiirlerinin okunuşunu. Onun şiirleri seks işçilerinin, eşcinsellerin, anarşistlerin, çulsuzların marşı olmuştu. Şiirinin ekmeğini yemedi ama barikatların tozunu atarak hayata veda etti. 3 Ekim 1993. Arkasında bize güçlü bir poetic anlayış bıraktı. Bu anlayış anarşizm ve şiirin özünü aynı anda kendinde barındıran argo ve jargon kelimelerin büyük bir estetik yücelikle bir araya gelmiş şiirselliğidir.

Tabi dünyada bir ilk değil. Kullanılan ritmin özgünlüğü açısından mutlaka uğranması gereken bir barikattır Gogou.

FacebookTwitter
FacebookTwitter