Samle Çağla – Yazgı

illegal bir hücreymişim ben ebegümeci kâr etmemiş düşmeme gövdesi yemyeşil gövermiş istemsiz doğurmuş annem ay tutulmuş doğduğum gün bulutlar kapıp koyvermiş seller basmış mahalleyi harap olmuş sümbül süsen… lanetlenmiş bir ruhum ben kırılır tutunduğum her dal maşallah dediğim kırk gün yaşamaz her canlı sohbetime lal kışlarım aylarca sürer iki gün ilkyaz… hep horlanmış bir çocuğum…

İncele...

BÜYÜDÜĞÜM SOKAKALARDA İNANDIĞIM – Hatice TARKAN DOĞANAY

  yaralı iki hücrenin çarpışmasıyla çoğaldım çoğaldığım yerde çarpıldım yeniden sarmal bir formda büyüdüğüm yapraklarda acı bir süttüm incir içine çekilen   baktığım dünyanın masalsı suretinde bulutların kızıl dağları emzirdiği tavus kuşu mükemmelliği her şeyin içi pürüzsüz dışı yivli nereye gitsem aynı orantıya bağlı büyüyen ama değişmeyen kabuğum mıhlı duvarlarla örülmüş helezonik odalarım her defasında…

İncele...

SELDA KAYA – VEÇHE

sesi vurulmuş dilden aldık bu sözü: ondandır kanamalı bir çığlığa evrilmesi çığlık ki giz çiçeği! açıverir güzün gözünde bizdeki besbelli ki bir mevsim delirmesi aklın zembereği de boşalsın iyidir bu delirsin varsın uysal atları bekleyişin bir koşuya, bir kıştan çıkışa, bir şahlanışa delirsin bu da iyidir, suskunun dağlarını göçertmektir rüzgar! kurutmuş mu nehirlerimizi çölün kalbine…

İncele...

TÜNEL – BÜLENT GÜLDAL

(Tomahawklar’ınız mutfak robotu mu? Hedefinde yüzünü hiç görmedikleriniz korkuyla bekleşiyorlar kuytularda, eğer varsa yüreğin, cehennemini düşün bir tek sana ve patronlarına mı ait yaşamak? Dünyayı mezbahaneye çevirdiğiniz yeter ! Evindeki çocuğunun gözlerine bak bırakabiliyorsan eğer bombayı sonra bırak)   Kütüphaneler yakan barbar tiranlar lânetli kefenlerinizle aramızdasınız sanki, binlerce yıl sonra da yakılıyor kitaplar ulu orta…

İncele...

YAŞAMAK BUYSA – Hıdır Mutluer

Filistin’li Çocuklara   Öyle çirkiniz ki kimse kimse kuş koymayacak yolumuza* kim yazarsa eksiktir kim çizerse eksik hangi imge hangi fırça tamamlar kuşsuz bir gökyüzünü bir dünya denizinin içinde bir avuç azgın bir avuç karanlık su nasıl boğabilir o güzelim kuşları ve artık kuş yoksa kanat yoksa gökyüzü yoksa yaşamış mı sayılır bir insan bundan…

İncele...

TARİHÇE – Mehmet Barış

Biz güncel’in kadranına bakarken ağır ağır akardı tarihin kum saati Çocuktuk, dişimiz kamaşırdı şiirden İkinci’nin birincisiydi Cansever Vurdular sevdiklerimizi birer birer; Ne haklılığımızı alabildiler elimizden ne sokakları Kimse açamadı yumruğumuzu Ben bir kadim şehrin bağımlısıydım sen o şehrin tarihine benzerdin El yazmasıydın, biriciktin, kûfîydin Her okuyuşumda yeni şeyler söylerdin Zaman algısı da değişiyor insanın zamanla…

İncele...

SEZGİLERİMİZLE – M. BAĞIŞ

Tedirgin ihtimalini biçimledi ardında önemli iki şeyden biri bitti, karar zamanındayız şimdi kan kurumaz, Eneis, başka adımlar gerekli, ısrara muhtaç değil zaman, saklanmıyor bize doğru serinliği gürültüyle nefes alıp veriyor derimizde ve isyan apansız görünüşü sanki deniz heybesini çözdüğünde elimizdeymiş meğer tamamlamak, düş değil çünkü ovalarda kanlı yüzler, sokakta tanrı, kim bilir kimden, olmaklığımız sürüklenirmiş…

İncele...

İNSANI, İNSANA, İNSANLA – MERT BAYRAM

Bir Elif Burcu Özkan Şaheseri: Halı Altı Monologları   İnsanı, İnsana, İnsanla şiiriyle başlıyor kitabımız. Hemen hepimiz insanız, içinde bulunduğumuz insanlara karşı çabalıyoruz ve çoğumuz insanla yapıyoruz bunu; bu sebeple başlık pek yabancı değil bize. Değil olmasına ama bunu okuyan bizden, yazan Elif Burcu Özkan’dan yüzlerce yıl önce; başka birinin daha aklına gelmiş: William Shakespeare….

İncele...
FacebookTwitter