ötekinde başlıyor yolculuğun
önünde ayna pencere ve liman
hikâyeler dinliyorsun
kimse duymadan kendine sesleniyorsun
yüzüne yavaşça dokun şimdi
sen osun
ben yokum
susunca
boşluklara kelimeler yerleşiyor
yüzünde o dalgın unutkanlığın
hikâyeni keten bir örtüye dokuyorsun
haritalarda adlar değişmiş az önce
bir deniz bir şehir bir ada
ud çalan o kadın çıkarılmış
bir bardak su eksilmiş
çiçekli eşarbın
kokun
dönerse belki onu yaralarından hatırlayacaksın
gömleğinde geyiğin kan izleri
herkesi öldüğüne inandıracaksın