Klaros Dergi, derin ve yoğunluklu içeriğiyle yeni sayısını ‘Sanat ve Kimlik’ olarak belirledi ve 90 Kuşağı’nın önemli şairlerinden Nilay Özer’in şiirini mercek altına tuttu.
“Sanatta Kadın Kimliğinin Değişimi” yazısıyla İlkay Songur, kadının sanat tarihindeki temsilini merkeze alıyor, klasik çağlardan bugüne bir sanat tarihi okuması yapıyor.
Nalan Çelik, Tomris Uyar öykülerindeki kimlik ve kişilik olgusuna eğiliyor ince eleyen yazısıyla.
Suat Hayri Küçük, “Bir Kapma Aygıtı Olarak Kimlik” başlıklı yazısında sanat ve kimlik kavramlarını iktidar ve hakikat üzerinden felsefi-teorik bir okumaya tâbi tutan yazısıyla katkı sunuyor Klaros’a:
“Doğa uluslar, milletler, kabileler yaratmaz; yalnızca bireyler yaratır” diyen Spinoza ile “İktidar sizi nerenizden yaralıyorsa orası sizin kimliğinizdir” diyen Milan Kundera arasında gerili bir ipte usta bir trapezci olmalı sanatçı.”
Canan Aktaş, “Edebiyatta Sanat ve Kimlik Sorunu” başlıklı yazısında sorunu Cumhuriyet dönemi edebiyatı kapsamında ele alıyor, bir edebiyat tarihi okuması yapıyor:
“Kimlik yalnızca “kim olduğumuz” sorusuyla değil, aynı zamanda “kime aitiz” ve “nerede konumlanıyoruz” sorularıyla da ilgilidir. Sanat, bu sorulara yanıt ararken hem bireyi hem de toplumu yeni den inşa eder ve bunu da inşa ederken nasıl ettiği önemlidir.”
Çerkes Karadağ, fotoğraf sanatındaki kimlik sorununu mesele ediniyor bu yazısında: “Fotoğrafta Kimlik”
“Hayatı Dönüştüren Sanat ve Kimlikleri” başlıklı yazısında Dilek Değerli, kadın sanatçı ve kimlik olgusunu sanatçının doğası üzerinden bir okumaya tâbi tutuyor:
“Cinsel ayrımcılık yapan feodal erkekler kadınların yazdığı kitapları okumak istemezler. Kadından ressam olmayacağını düşünen erkek ressamlar, şair kadınların kitaplarını okumayan şair erkekler de tanıyorum. Onlara göre kadının yapması gereken ev işleri, çocuk bakımı vb. işleri varken sanata ayıracak yeterli zamanları yoktur. Bu gibi durumları, bizim gibi geri kalmış toplumlarda eşi sanatçı olan kadın sanatçılar bile yaşarlar. Koca evdeki tek sanatçı gibi davranır çoğunlukla. Kadın kıyıda köşede sınırlı zamanda gerekirse uykusundan feda ederek sanatını yapmaya çabalar. Kadın sanatçı çocuk doğurduğu zaman eş kimliğine bir de anne kimliği eklenir ve yükleri katlanarak artar.”
Sanat ve edebiyatta kimlik konusuna teorik pencereden bakılıyor…
Işıl Ezgi Çelik, sanatın ve sanatçının varoluşuna ve doğasına ilişkin bir sistem ve iktidar okuması yapıyor: “Farkın (Rızaya Dayanmayan) Onanışı”
Erkan Özaydın, fotoğraf sanatının tarihini kimlik sorunu üzerinden irdeliyor: “Kimlik ve Fotoğraf”
Mehmet Esatoğlu, dram sanatındaki kimlik ve karakter sorununu ele alıyor: “Bir Karakter Yaratmanın Zorlu Macerası”
Fulya Bayraktar, siyaset sanatındaki kimlik sorununu tanımlamalar ve yakıştırmalar üzerinden ele alıyor: “Giydirilmiş Kimlikler, Kimlik Siyaseti ve Sanat”
Ahmet İlhan, “Sanat ve Kimlik” başlıklı yazısında kültürel temsilden politik özneye sanatçının insan doğasını kimlik üzerinden ele alıyor:
“Kimlikler sanatı belirlediği kadar, sanat da kimliklerin dile getirildiği, çatıştığı ve müzakere edildiği bir zemin sağlar. Sanat, bir yandan yerelin sesini evrensele taşıma potansiyeli taşırken, diğer yandan bu potansiyel, egemen normlar ve kültürel beklentiler tarafından sınırlandırılabilir. Bu nedenle sanat ve kimlik arasındaki ilişkiyi çözümlemek, çağdaş dünyada yalnızca kültürel değil, aynı zamanda etik ve politik bir sorumluluğu da beraberinde getirir.”
Yusuf Alper, “Sanat ve Kimlik” olgusunu psikodinamik açıdan ele alıyor:
“Kimlik olduklarımızmış gibi görünse de bazen de olmadıklarımızla oluşur. Hangi kimliği edinmiş, oluşturmuşsak o kimlikten çıkan sanat eseridir. Dürüst, namuslu, eşitlikçi, aydınlık, insandan yana, uygar, kadından, çocuktan, doğadan yana ya da tersi.”
Yonca Yaşar duygu yüklü bir öyküyle katkı sunuyor Klaros’a: “Şarkıların Gözü Kör Olsun”
Cemil Koray Özgen, Şair Ömer Faruk Hatipoğlu’yla ‘Ateşi Utandıran Yangın’ etrafında etraflıca bir söyleşi gerçekleştiriyor:
“Beslenmek için olmak gerek. Olmakla toprağı değiştirelim. Tohum için, filiz için, dal için yaprak için, çiçek için meyve için önce bir toprağın olması yani. Biz toprak diyelim okuyan yetenek anlasın. O toprak yoksa şair tıslayan bir çeşme gibidir ve zaman zaman akar, zaman zaman damlatır. Ama toprak varsa kaynak vardır ve hep coşkun akar… Okumak, bilinçlenmek, şiiri “efradını cami, ağyarını mâni” içselleştirmek, elbette şiire kandır. Ama felsefenin içinde yüzen bir filozof olmakla şair olmak farklı şeydir. Okuduklarınızı şiire yedirebilirsiniz ama okuduklarınız şiiri yememelidir.”
Klaros’a öyküsüyle katkı sunan bir diğer isim Onur Akyıl: “Zeban”
Mehmet Sait İmret, Nihan Özkan ile 3. öykü kitabı “Nasıl Yattıysam Öyle Kalkmadım” kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştiriyor.
Ahmet Günbaş iki değerlendirme yazısıyla katkı sunuyor Klaros’a. Biri Lokman Kurucu’nun son şiir kitabı “365 Çocuk ve Şeytan” adlı şiir kitabı, diğeri Duran Aydın’ın toplu şiirleri “Baharlar Ne Söyler Sana” üzerine.
“Doğallık deyince doğayı da aklımıza getiririz kuşkusuz. Zaten toplu şiir kitabına konulan adda, yeni bir doğumu arzulayan bahar tadı vardır. Bahar, metaforik bir imgedir şiirin ekseninde. Boylu boyunca değişim kokar. Öyle ki “kan tadında uçan yıllar” arasında umudu diri tutan geniş bir imgedir bahar imgesi.”
Nilay Özer Şiiri Odak Noktasında!
Klaros Dergi’nin ikinci dosya konusu, Nilay Özer şiirinin ele alınıp incelendiği sayfalarla başlıyor. Nilay Özer şiirinin merkeze alındığı yazılarda yazarlar, bu şiirin ve son çıkan “Yüzü Kelebeklerle Örtülü” şiir kitabına dair kendi duygu ve düşünce dünyalarına yansıyan taraflarını ele aldıkları gibi teorik bir çerçeve sunan metinlerle de dosyaya katkı veriyorlar. Yazılar boyunca bu şiire ve poetikaya dair okurlar önemli ve değerli “doneler” ve kalkış noktaları elde ediyorlar.
Bu dosyaya ince eleyen eleştirel yazılarıyla katkı veren yazarlar ve başlıkları şu şekildedir:
Aslıhan Tüylüoğlu, “Nilay Özer, Dünyadan Sesler Toplayan Bir Şair”, Ömer Turan, “Dizelerin Aklı”, Yusuf Alper, “Psikodinamik Açıdan Nilay Özer ve Şiiri”, Hicran Aslan, “Nilay Özer, Yüzü Kelebeklerle Örtülü, İnzivanın Duyurulması”, Altay Ömer Erdoğan, “Nilay Özer Şiirini Okumak”
Dosya kapsamında Hicran Aslan, Nilay Özer ile şiire ve hayata dair bir sohbet gerçekleştiriyor:
“Artık edebiyat teorisi ve felsefe, kültürel atmosferin içinde akışkan bir şekilde sürekli farklı türlerde sanat eserlerine dönüşerek dolaşıyor. Felsefe okumaya çalışan şair ve yazarların yazdıklarına iyice sirayet etmeye başlıyor. Benim de ilgimi çeken, emek vermeye çalıştığım okumalar. Foucault, özellikle özne, iktidar, bilgi, cinsellik, biyopolitika gibi konularda düşündürmüş ve uyandırmıştır beni. Deleuze’ün Hareket İmge ve Zaman İmge ciltleri anlayabildiğim kadarıyla bile çok kışkırtıcı yapıtlar, “köksap” ve “kaçış çizgileri” gibi muhtemelen her zaman şiirimin biçimini etkileyecek çok esinleyici kavramlar devraldım Bin Yayla’dan. Yüzü Kelebeklerle Örtülü’nün de felsefeyle bağları var elbette. Şiir ister istemez felsefi imkanlar yaratan bir tür.”
“Şuna inanıyorum, durum ne olursa olsun bir yaşantı yaratan şiirler okuyucusunu buluyor. Bir nitelik kaybı da yok. Çok etkileyici kitaplar yayımlanıyor. Yetenekli çok fazla genç insan var ve iyi kitaplar yazıyorlar. Ancak bir patlama olduğu da ortada. Okullaşma, kitaba erişim, dijital ortamları kullanan gençlerin kaynaklara ulaşım kolaylığı, serbestleşme. E bunun buraya evrilme si beraberinde eşitliğin, özgürleşmenin bir sonucu ve tabii bir çeşitlilik ve bolluk çıkarıyor ortaya. Orada bir anlam yüklediğiniz şair tiplemesine hiç benzemeyen şairler, okur olarak arzuladığınıza hiç benzemeyen okurlar görebilirsiniz. Ama bunlar koşulların sonuçlarıdır. Yazan insanlar olarak bizim birilerini elememiz, sen şunun dışında kal dememiz korkunç olurdu. Herkes serüvenini yaşasın.”
“Kırmızı çizgimizdir aşk ve dahi hürriyet!”
Klaros’un bu sayısındaki şiirler, bireyselin derinlikli şarkısını imlediği gibi özgürlüğün de şarkısını yaşanan çağ merkezinde imliyor. Poetik özneler, zaman, dünya, ölüm, hayat, aşk ve düş olgusunu bireyselin süzgecinden geçirerek özgürlüğe doğru varoluşçu bir koşu geçekleştiriyorlar: “Özgürlük kelimesi de varoluştan bir yumruktur.” (Çayan Okuduci)
Bu sayıya bireysel/toplumcul dirençli şiirleriyle katkı sunan devrimci özge şairler ve şiir başlıkları şu şekildedir:
Arif Onur Solak, “Serzenişin Büyük Boşluğu”, Ayfer Karakaş, “Hürriyet ve Aşk Silahımızdır”, Altay Ömer Erdoğan, “Defol”, Çayan Okuduci, “Zaryên rojê”, Aytekin Karaçoban, “Aklımı Kamaştıran Dünya”, Erkan Katırcı, “Maktule Serzeniş”, Levent Atikoğlu, “Karşılaştırma”, Mehmet Rüzgâr, “Panorama”, Tahir Musa Ceylan, “Yüz”.
