MAHZUN BAYRAKLAR SABAHI – KIVANÇ NALÇA

FacebookTwitter

Lütfen beni sinemaya götürür müsünüz?

Çünkü ben çocukluğumu koruyamadım

Bıktım savaşınızı seyreylemekten.

Diyorsunuz ki;

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.”

İhtimal o kanın her ünitesinin piyasada bir rayici de vardır.

Siz lütfen beni sinemaya götürür müsünüz?

Çünkü gayesizim, artık hiçbir şeyi seçemeyeceğim.

“Niçin bu da, öteki değil?”

Artık bu, bana uygun bir sual değil.

O gençlik fotoğrafımdaki

hülyalı bakışımda duruyor hayallerim.

Kültürüm benden evvel öldü hatta çürüyor.

Yolları ben bilmezdim ama atım biliyor.

Ey mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü

Kız kardeşimin cinayeti, katilinin iyi halli mahkeme görüntüsü

Biliyorum bir gün atımdan inip bir yağmurla göçeceğim.

Şu alkışlar birden bire susuverecek

Oysa kulaklarım onları yağmur sayıyor

Maalesef aşka da devrime de mesafeliyim

Elimden tutmuyor büyük umutlar

Hem hiçbir kasabayı boyayamadım

Şiirimiz kentin dışındadır ablalar

Anneler hep rükûdur, babalar secde

Sense evvel ahir kıyamdakisin

Oğlun seferidir, karın ağrılı

Söz bir fuzuli şikâyetten ibaret

Şiirimiz her yola gelir abiler

Bir gariban hayvan, insanın merhametinden artakalan,

Fena manada değil.

Biz artık şiir tükürmüyoruz…

Ardımdan,

“ Tek bir aşk şiiri bile söylemeden göçtü.” diyecekler

Biliyorum.

Ben aşkımı size mi söyleyeceğim? Gülüyorum.

Birini tuzaktan sevmek, aşk bu demektir.

Bile bile düştüğün gizsiz tuzaktan…

Haydi, frakımızı giyip marş söyleyelim

Sıran geldi diyorlar, hançerleri de var

Kalırsa bir mastar kalır bu günden

Ve birkaç hilal ve bir prosodi

Görüyorum

Tırmandığım ağacı kesiyorsunuz.

Ama elden ne gelir?

Babalar babalıktan sessizce çekilmelidir.

Penceremden yerin dibine,

en güzel gün bugündür çünkü.

Kendimi kıra kıra kuş kadar kaldım

Oysa kayaydım bir koca kaya

Bir bayram ertesi, camdaki bayrak

Hüzün bundan öte daha nedir ki?

Bu âlemde bir aksilik var, bir arıza sanki…

30.102023

 

FacebookTwitter
FacebookTwitter