Sürdü cezveyi kora
haram evin gözleri
kudurgan öfkeyi kustu ateşe.
Bütün ömrü kar altında
kapıda küfürlü gözler
iğrençliği getirdi odaya
yapışkan ten kokusuyla adam.
Acılar koyun koyuna yatakta
aklındaki teslimiyet zindan
bahçeye bakıyor kederli
altüst olmuş evin her penceresi,
göğün yüzü kırış kırış
allak bullak bakışı.
Kanında yürüyor yedi kuşak
sınıraşan uçları tomurcuk.
Şimdi gökyüzü çiziyor
kuşları, uçurtmalarıyla,
siliyor hepten kapkara sınırları
tüm çiçekler umutlu
böcekleri, kelebekleriyle.
Konuşuyor suskun öfke
yasakları sarsa sarsa
yüzler barışacak rengiyle
çöplüğünüze inat çırçıplak kumsalda.
Hey siz! Buluşun vicdanlarınızla
ödeyin ellerinizdeki kanın diyetini
hiç olmazsa bir cumartesi…