Gideceksiniz diyor, koynunuzdaki yalanlar
belirtiyi sezmekse bilmek, görmek sancıyı
silineceksiniz, dijital gözler söylüyor bunu
ölüm beklenmez, gelir kaçınılmaz bit-işiniz
hileli kantar karanlığı, sahtekâr ruh merceği
zavallı avareliğinizi taşır o katran çukuruna
vicdanın nabzı e-tanrının güdümünde, naçar
mikron kayıtları ilenci kışkırtır, örseler ilacı
tabaka derinliği, tabaka kalınlığı an’ın tescil
darbesi, şimdi mührü kalbe, çılgın taşikardi
sancı korkuları dindirir, sevmek alevli sıtma
fiber devreleri söylüyor bunu da; yitecek izi
geçtiğiniz kriptolarda, koynunuzdaki yılanla
gideceksiniz diyor, koynumuzdaki yıllarla
korku söndürecek dirimi, nice kör gerçeği
çiplerin kinci-dinci çöplüğüne ganimet hâlâ
para-malcı arsızlığına perçin; insanlık hani
kösele yüzlere portre çizilmez, hafıza dolu
sindirimi karanlığına köle, aklı-ruhu yitik
cüzdanların kördüğümü vicdanların zehri
dijital bencilliğin verileri ağır travma diyor
insanlığın felaketi acının unutulmasındadır
Dünya’da gaflet güruhunu galebe çalan çığ
süremez sonsuza değin kaos; çipler, biç’ler
gideceksiniz diyor, tüm koyu satırlar, uyarı
gideceksiniz, koynunuzdaki son’a kilitli âna
Anka boynunuz altın zinciriyle boğulurken
kösele yüzlere kitaplar işlemez; hafıza dolu
bir virüs için için kemirecek; öyle öyle, sizi
ama bu anti-virüs derin dehlizlerden yüzeye
toprağın ışığı var biteviye umut diyor; hâlâ!