çocukları çok olan yerlerin çok olur ölüleri
gitmesin gürültüleri kimselerin kulaklarına
dil olabilecek her şey lâl
konuşsun en azından kumaşlar
renklerle konuşulmuş istekleri
dilek ağacına asılır
çocuktan çaputlar
ölüleri çok olan yerlerin mezarlıklarında yer kalmaz
toprağa odaya –ki çukurdur-anılarına
işkence –irin-morarmış isimli meçhuller gömülür
tarih unutsun diye nehir kâbusu
hızla yiyor balıklar-büyükler-babalar
bu yüzden çok aynalı sazanlar
aynalı ellerimden akanlar
mezarlıklarda yer yokluğundan
parçalanırlar bir arada dursunlar
damgalanmış gelenekler
yeni kayıplarla dolmasın
yaşlıların gözlerinin değdiği tüm mekânlar
korku öyküleriyle başlar
uyku öncesi tüm anlatılar
mezarları iç içe fakir ve döküntü
temizlensin diye pullarından kaçanlar
bedenin bile gizli tanık bir bir anlatacaklar
kimselere okutmadığın defterleri
ölüm-sorgu-ceza
o en büyükleri küstürmesin diye
memnun etmenin elementleri parıldar