BÜYÜDÜĞÜM SOKAKALARDA İNANDIĞIM – Hatice TARKAN DOĞANAY

FacebookTwitter

 

yaralı iki hücrenin çarpışmasıyla çoğaldım

çoğaldığım yerde çarpıldım yeniden

sarmal bir formda büyüdüğüm yapraklarda

acı bir süttüm incir içine çekilen

 

baktığım dünyanın masalsı suretinde

bulutların kızıl dağları emzirdiği tavus kuşu mükemmelliği

her şeyin içi pürüzsüz dışı yivli

nereye gitsem aynı orantıya bağlı

büyüyen ama değişmeyen kabuğum

mıhlı duvarlarla örülmüş helezonik odalarım

her defasında şeffaf bir tabaka ile örterek kapattığım kapılar;

içi doğuştan ilmin ağını ören örümceklerle dolu

gözümü açtığım yerde

bir evren dolusu ışıltı vuruyor tenime

peki kamaşan bunca şeyde gözümü acıtan ne

müfredata dahil olduğum yerden baktığım aklın ışığı

helal bir susuşla ısırılan çocukluğuma

uysal bir dokunuşla kusuru konduran karanlığın kokusu

sonra ben kutsal ve çamurlu

sonra ben bulanık ve avuntu

büyük kovuluştan beri çözemediğim mesele

bana bir düzen içinde biçim veren tanrının

beni bir biçem içinde iten tanrıya bakışıyla orantılı

ki ben bu dünyada

hep bir öncekine eklenerek büyüdüğüm sokaklarda inandığım

küçük ve dar görünümlü lirik ayrılıklara

bir rakamdan türeyen kusursuz varlığımla eğildim

büyük bir soru kapsülüydü beynimde gezinen

antik çağdan beri kimdir bizi bir doğru üzerinde parçalara bölen

her köşe başında toplumsal bir kabuk için sorgulayan

taştan yapılmış bebeklerin

taştan yapılmış ekmekleri yuttuğu pürüzsüz dünyada

gözünü çevir ve gezdir

estetik ahengin en masum yapı taşı nedir

belki bir histir kutsallığı andıran kusursuzluğun dölü

ya da kutsaldır kusursuzluğu andıran hissin dölü

düşündüm de ağladığım her şey gömülü

ey sarhoş etmeye meyilli kabahat

kim kiminle sevişmiş de doğmuş bu kainat…

FacebookTwitter
FacebookTwitter