yakıldı smyrna ıslandı yüzüm
ölülerin yıkandığı bahçe
ağacı keserek tükenen gün
yolağzına kemiklerin yığıldığı
kırık cam gogol’ ü keşfetmekten yorgun
yan yana iğreti anlar yutmak için her şeyi kusmak
asfaltta ezilen yengeci, şu sıradan şeyi
içime çalışan beton mikseri
sesinde ne var acının ruhuna öfkeli
biraz dursa denize baksa
varyanttan varyanta bir yaprak koparmak
ibrelerle sevişen bir avuç kuş
ishak mı
serçe mi
koşuşup duran birbirine
içli bir robotu bir daha bir daha kurduğum
bizsiz biz bekleyişi
kaç gün kaç gece işledi
sanki hiç yakılmamış hiç yara almamış
yok bir gürültü iki el arasında
yeşil bir ağu olduğunu öğretti
hiç dolmamış göz biricik oynaş
bu melanet pavyonunda
asfaltta kuruyan yengeç lekesi
sarsınca çarmıhını insana ayarlı salânın
damarına tükürdüm devrim diyenin
– seni rahatsız etmiyorum ya baba?
hep olmak değil
bazen olmamak da olmak
-seni rahatsız etmiyorum!
super omnia veritas
ağacın kanı içimde.