-asma dalında bir kara kedi
siz apollon’un çocuklarısınız
ne anlarsınız şaraptan diyor
önünde diz çöküp kızarıyorum-
kızarmak insandan kalan miras sakladığım
itinayla ve itikatla eski dilden
at çeşmeli sokakta deli bir derviş öğrettiydi
akide şekeri ve nazar boncuğuyla
rüşvetin en masumu belki
hunat hatun vardı bilen bilir
az yumadı göbek taşında ergenliğimi
üç kere üç kere üç kere
müze gibi kadındı
kadir gecesinde cami gibi
halıcıyla hemhal oluşum ondandı
kızarmadan yakarışı çıkardı dinden beni
ah kedi kara kedi
bağ bozumunda dans etmeyi öğret bana