YAZMA SAATLERİ, YAZMA HALLERİ – BARIŞ ERDOĞAN

Kısa yazmayın, anlamakta zorlanıyorum. Montaigne’in alttan alta kurcaladığı, “Bazı milletler yemek yerken başlarını bir örtüyle kaparlarmış. (…) Başka bir adam bilirim ne başkalarını yemek yerken görmeye ne de başkalarının kendini yerken görmesine katlanamaz.” sözü üstüne bir kitap yazılır, yazmanın vakti olur mu üstüne ise ansiklopediler. Yazmanın vakti mi olurmuş? Olur efendim, olur. Bütün perdeleri çekip…

İncele...

KUŞAK KUŞATMASI – Sabit Kemal Bayıldıran

Terimler konusunda kalemler hep savruk! Bunlardan biri de ‘kuşak’! Hemen hemen herkes ‘kuşak’ terimini, aklına estiği gibi kullanıyor; bu da anlatımı bulandırıyor. M. Yaşar Bilen, bu konuda şöyle yakınıyor. Kuşak kavramı yazınımızda rastgele ve yanlış anlaşılan bir terim durumuna düşmüştür. Örneğin sık sık kullanılan 1940 kuşağı, 1960 kuşağı, 1970 kuşağı gibi… Soruna biyolojik açıdan bakılırsa…

İncele...

Olmuyor – Ömer Faruk Hatipoğlu

bir çocuk, ayağı çıplak pabuç olmak istedim ama bir çocuk daha gördüm bin çocuk daha, yüz bin olmuyor bir çocuk, öldürülmüş devlet olsam dedim, bu kötü katil olmak daha kötü daha zor biri isyan var dedi biri intihar olmuyor üşüyen kediye yuva olmak donan kuş için güneş kıtlığa kuraklığa yağmur çiçeğe kar, tozuna rüzgâr olmuyor…

İncele...

ŞÜKRÜ ÇİFTÇİ – SEN UYURKEN

sen uyurken, karanlığı dişliyor gecenin köpekleri damlardan su akıyor yavru bir martı düşüyor pencerene sen uyurken ben geceyi bekledim belki son döngüsüydü dünyanın, sandım ki gözümün levhası aktı ve aktığı yerde kurudu mühür perçemsiz kaldı yüzünün yarası siz de yazıldığı gibi söyleniyorsa, kalbinin karanlık odasına yaz beni sen uyurken, uykusuz rüyalar içinde hastalar ölü kelebekler…

İncele...

HİCRİ İZGÖREN “ÇIĞLIK” – SABİT KEMAL BAYILDIRAN

ÇIĞLIK Bana kanlı mühürler kaldı 0 tarih tacirinden Uçurumlar, çığlıklar ve ölüm tarifleri Bildiğim tüm masallardan topladım acılan Bir karanfil gibi yakama iliştirdim Yaşamak dedim adına sığınaklar emzirdim Bütün sözcükleri yüzleştirdim ateşle Anlatamadım günlerin cehennemini Odalara kirli haberler taşınıyor durmadan Acıya kurmuşlar sanki vericileri Bütün sevinçler çarmıhta, hızla yaşlanıyor çocuklar Bozguna uğramış aşk düşürmüş bayrağını…

İncele...

KÖSELE ÇİLESİ – HİLMİ HAŞAL

Gideceksiniz diyor, koynunuzdaki yalanlar belirtiyi sezmekse bilmek, görmek sancıyı silineceksiniz, dijital gözler söylüyor bunu ölüm beklenmez, gelir kaçınılmaz bit-işiniz hileli kantar karanlığı, sahtekâr ruh merceği zavallı avareliğinizi taşır o katran çukuruna vicdanın nabzı e-tanrının güdümünde, naçar mikron kayıtları ilenci kışkırtır, örseler ilacı tabaka derinliği, tabaka kalınlığı an’ın tescil darbesi, şimdi mührü kalbe, çılgın taşikardi sancı…

İncele...

GÜN AŞIRI AĞRI – AHMET GÜNBAŞ

İhsan Özalp, ilk kitabı Tok Karnına Çekilecek Acılar’dan (2019) sonra, Didem Madak’ın, “ağrıdurmadanağrıdarmadanağrıdurmadanağrı ağrı benim / durmadan doruğuna tırmandığım meğer yüksek bir dağmış” dizeleri doğrultusunda geliştirdiği ‘ağrı’ merkezli yeni şiir kitabı Gün Aşırı Ağrı’da,** biraz daha şiirin içine giren, hatta girmekle kalmayıp üstüne koyan girişken ve gelişken bir tutum içinde görünüyor. Öyle ki içe bakarken…

İncele...

“Dünya Çok Uzak “üzerine – Veysel Çolak

Birkaç gündür Aydın Afacan’ın yeni şiir kitabı Dünya Çok Uzak’ı okuyorum. Daha önce yayımlanan Itır ve Güneş (1996), Yan Yana Yedi Kırmızı (2001), Rengîn ve Hayâl (2006), Binbir Deniz (2012), Âteşîn Beyaz (2015) adlı kitaplarını okuyanlar bu kitabında, Aydın Afacan’ın şiirini biçim bakımından özgürleştirdiğini, yaşamın kurgusunu şiirlerinin kurgusu yaptığını göreceklerdir. Bunu önemsiyorum, yaşamı değiştirmeye yönelik…

İncele...

ANNEMİN MIRILDANDIĞI ŞARKI – NEVİN KOÇOĞLU

“çünkü anneler bu patlama seslerine kaderim demişti”   Epeyce kere okudum Hicran Aslan’ın Otoportre adını verdiği şiir kitabını ve her seferinde ilk defa okuyormuşum hissi hiç uzaklaşmadı kalbimden. İbni Haldun’un,  -yaşasaydı eğer belki de çok kızacaktı bize sürekli bu iki kelimeye sarıldığımız için- “Coğrafya kaderdir” cümlesine “Çoğu zaman da keder” cümlesini ekleyen ben, bu iki…

İncele...

665 çocuk ve şeytan – Aydın Afacan

“Şeytan” tam bir “mesele”dir. Korku ve zaafların açıklanıp örtülmesinde, insanın, bir takım kötülüklerine tuttuğu bir “aynalı kalkan”… Onunla hayatın “Korkunç Medusa”sına taş kesilmeden yaklaşabileceği bir kalkan… Kiminde insanın, içindeki sonsuz kötülüğe bulduğu “bahane”! Farklı dinsel anlatılardan, Dante’ye, Goethe’ye, Milton’a, Golding’e, Bataille’a, şeytan-insan, şeytan-çocuk ve ‘kötülük’ bahisleri konusunda hayli ‘bereketli’ ve ürkütücü bir ‘topos’! Lokman Kurucu’nun…

İncele...
FacebookTwitter