ALEVİ-BEKTAŞİ ŞİİRİNİN KAPISINA ANAHTAR – Sabit Kemal Bayıldıran

Yazının başlığı pek iddialı oldu, bağışlana. Peygamber, bir hadisinde “Ben ilmin şehriyim; Ali onun kapısıdır” demiş. Başlık, bu hadise gönderme amaçlıdır. Alevi Bektaşi şehrine girmek isteyenlerin ‘bâtın’ı, ‘remz’i anahtar olarak kullanması gerekir. Türk oymaklar, Anadolu’ya İran üzerinden gelirler. Gelirken de Sünni İslam’ı tanırlar. Sâmanîler döneminde (819-999) birçok Orta Asya halkı gibi Türk oymaklar da Sünniliği…

İncele...

YEDİ ULU OZAN / A.GALİP

Bazı rakamlara olduğundan başka anlamlar yüklenir. Adeta birer sayı olmaktan çıkartılıp mistik birer varlık olarak anlam kazanırlar. Bu durumun sadece birkaç kültürde, toplumda, uygarlıkta değil hemen hemen her dönem ve her toplumda böyle olduğunu söyleyebiliriz. Kolaylıkla batıl inanç deyip geçilebilir ama bunun yaşamdaki karşılığı ortadan kalkmış olmaz. Öyle ki kimi sayılar başlı başına dünyayı açıklama…

İncele...

ALEVİ ONTOLOJİSİ ÜZERİNE ÜÇ KISA TEZ – Cemal Atay Genç

Birinci Tez: Alevi Conatusu Conatus Latince de çaba, dürtü, her şeyin kendi mevcudiyetinde ısrar etme eğilimi gibi anlamlara gelmektedir. Spinoza Ethica kitabında bu kavramı şöyle tanımlamaktadır: “Tek tek her şey varolduğu sürece kendi varlığını sürdürmeye çabalar” “Herhangi bir şeyin varlığını sürdürmek için sarf ettiği çaba şeyin fiili özünden başka bir şey değildir.”[1] Spinoza’ya göre var…

İncele...

ORTODOKS İSLAM VE ALEVİLİK ÜSTÜNE – Osman Namdar

  İnsanlık tarihi özünde çatışmalar tarihidir. Çünkü kendine benzemeyenden, ilkel yaşamın getirdiği korku ile şüphe duyulur; yabancının dost mu düşman mı olduğu belli değildir; bir ‘öteki’ yaratılır ve o artık ‘benden/bizden olmayan‘dır. İnsan soyu dinlerin çeşitli biçimleriyle tanıştıktan sonra sürekli din üzerinden de bir çatışma içine girmiş, süreç değişik biçim ve boyutlarıyla süregelmektedir. Ancak İslamiyet…

İncele...

değişmiyor – lokman kurucu

sevgisizlik değil seni yoran bir şeyler değişmiyor mesela fırına giden bu yol yaşlı ellerden kurtulan şu poşetler ekmek ve ölüm kokusu her sabah bir sırada gördüğün bu yüzler seni bu yüzlerden bir yüz yapan bu yollar bir iki, beşe kadar değişmiyor yol değişmeyince insan da değişmiyor içine oturan Tanrı, gündüzü geceden yazıyor bugün burada dilenci…

İncele...

NAİF – LOKMAN KURUCU

Kızım naif, beni bende aramaAklım fır, kalbim mühürlü kerhaneŞu yalnızlığa da dağ dersek,Kendime çıkış inişlerim, kaç kış sürerKaç kutu hap, kaç ayak kayması, kaç kırıkÖlüm bile diyemezsin;‘Ölmek için, yaşamak gerek.’Deme, iyiyim.Kızım Naif, biz bu şehirde kaç milyon kişiyizBirbirimizi biliriz,Ellerimiz taş, sırtımız timsah, gözlerimiz kurt yuvasıHer şafak kaç çocukluktan kaç parçaGüneşin alnına sürülür, uyanırızVe bizler, otobüsler,…

İncele...
lokman kurucu

Rahatsız Edici Şiirler Yazmalı! – Veysel Çolak

Lokman Kurucu  çok şiir yazayım, yayımlayayım hırsını taşıyan biri değil. Olmayacak bir zamanda bir yerlerden çıkar gelir. Şiir dünyasına sataşarak yayımlanan şiir kitaplarının bende bıraktığı izlenim bu.Negatif Bir İnsan (1999) koymuş ilk kitabının adını. Buradaki ‘negatif’ sözcüğü toplumun çürümüşlüğüne; gelenek, töre denilen ölü kültürel ögelere, ahlâk anlayışına, tutuculuğa, bireysel özgürlüklere saldıranlara karşı çıkan insanı niteliyor….

İncele...

Kemal Varol – Kin Yolu

varmak dediğimiz hep bir vahadır hiç gitmeyenler sonunda herkese yol olurlar ne zaman uzağa baksak boşluğun develeri kalmak dedikçe uzaklar içimize şüphe damlar yanık otların çağırdığı rüzgâr oluruz giderek o son meşeye çırpınan ayaklarımız kin dolar kadim kervanların vasiyetiyle susarız çöle anlarız gitmekle de tamamlanmaz yollar yollar, yollar; bir gün elbet konuşacaklar hiç gitmeyenler sonunda…

İncele...

PORSELEN BEBEK – Gülçin Sahilli

Çocuk çığlıkları düşerdi üstlerine Gözleri sabun yanığı, bir eğri mavi leğen Annelerinin rahmine sığınmacı İlk evlerine dönemeyeceklerini bilmeden O dünlerde, Çaput ağaçlarına sarınıp uyurduk Kadınlar aşardı önümüzdeki tepeden Çıplak topuklarında kaderleri kazılı Dokuzuna ermeden yemenilenmiş kaderleri Adlarına imzalı tarla sınırlarında Bir ağlardık bir ağlardık ki Evlerin pencereleri tuz tutardı Gözlerimiz bayramdan cenazeye dönüp gelir İki…

İncele...

komalı tiyatro- Özgür Zeybek

prolog  sizi izliyorum aynalar boyumca, ellerim kayıp böylece bir sırra tutunuyor dudaklarım kıvrılıyor, eğiliyor ve kırılıyor sonra bitti bütün anlatacaklarım, sizi izliyorum. göğsümdeki aynada saçlarını tarıyor fahişeler bir şarkının nakaratına tutunup, bir kadının göbek deliğinde saklanıyorum yeniden doğuyor çocukluğum, sonra yine ağlıyorum beyaz şaraplar, kırmızı kavgalar ve siyah aşklar  kasıklarında üzüm bahçeleri taşıyan kadınlar tanıyorum ;…

İncele...
FacebookTwitter