Lokman Kurucu

BENTO’NUN TUHAF HUYLARI – SUAT HAYRİ KÜÇÜK

Romanın esas karakteri ve anlatıcı kişisi olan Bento 70’li yılların ortalarında Hopa’nın yüksek dağ köylerinden birinde doğmuştur. Asıl adı, Hemşince “Dünya” anlamına gelen Aşxar’dır. Fakat lisenin ilk yılında okula sürgün gelen Felsefe öğretmeni onun yüzünü ve düşünme tarzını Spinoza’ya benzettiği için ona Bento demeye başlar ve Aşxar öyle çok etkilenir ki öğretmeninden ve Spinoza’nın hikayesinden…

İncele...

ŞÖLEN – NAZMİ KUTLUER

Kim durabilir bir günün karşısında böyle pervasız Yaşamak zorunda olmanın kasvetiyle Ve dirilişiyle her gün bir başkasının Göre göre mucizeyi ve yenilgiyi Kim fit olabilir bu kocaman yanılgıya Kim verebilir garantisini sonsuza kadar sevmenin Sevilmeye muhtaç olmanın yırtık torbasından akarken salyaları Kim gezebilir sürünmeden Heybesinde bu kadar düş ağrısıyla Şairler mi anlatacakmış hayatı Hadi canım…

İncele...

CEHT – HİCRAN ASLAN

Sahne 666 ritim hızlanınca  koşuyor kırmızı rujlar dekolte bacaklar tuhaf ve sıradışı unsurlar sıradan insanların öykülerinde tutku kararması toplum ve millet kroniği yapılıyor bir ölü kutunun a’zâları sessiz eylem ve dürtüler akıl almaz bir israfla elitize edilenler karanlığını yitirenler kavga  barut kokusu müzik  kimliksizlik ve biz kestik!   gördüm ânın organlarını bir bedende diriltilemez olan…

İncele...

SEGLAVİ KIZLAR MOR DİCLE’NİN SESLERİ İÇİNDE – MUSA ÖZ

Ağaca asılı olan kocaman dolunayı tılsımıyla baş başa bırakırdı   Aşkı kapsayan bedenimizle arzunun olgununa uzanırdık Koskocaman bir çoban ateşi, kasıklarımdan saplanırdı taşın yarığından Gözlerim şimdi solgun güzde, açık rengin gezintisinde   Bana göre şair, mavi görüntülere gönlünü kalemini dönendir   Kadın susmasıyla konumlanır, konuşsaydı doğanın içinde şekillenirdi Şimdi kadın imgesi, gizemli bir bağbozumu görüntüsüyle…

İncele...

VEYSEL ÇOLAK NE YAPIYOR? – A.GALİP

Veysel Çolak , özellikle sosyal medya üzerinden yayımladığı şiir değerlendirmeleriyle dikkat çekiyor. Atölyelerinin ayrıca kıymetli olduğunu müdavimlerinden biliyorum. Özellikle Facebook üzerinden yaptığı paylaşımlar, hem edebiyatseverler hem de şairler için anlamlı birer okuma kaynağı olmuştur. Çolak’ın şiir değerlendirmeleri, derinlemesine bir analizden ziyade ve bununla birlikte, daha çok şiir dünyasına dair düşündürücü ve özgün bir bakış açısı…

İncele...

TÜRKİYE SİNEMASININ ALEVİLERLE İMTİHANI -Mehmet Utku Şentürk

yüzyılın sonlarından itibaren inanç sistemi olmakla birlikte kendini daha çok kolektif bir kimlik olarak tanımlayan Alevi Bektaşiliğin, birbirlerinden farklı inanç ve yaşam biçimlerinden etkilenerek ya da birbirlerini etkileyerek oluşturulan tarihsel ve kültürel bir olgu olduğu düşünülmektedir. Bu yönüyle Alevilik Bektaşilik, tüm diğer inançlarda olduğu gibi senkretik bir öz içermektedir. Yüzyıllar öncesine dayanan kökleriyle Aleviliğin; tarihsel,…

İncele...

ALEVİ-BEKTAŞİ ŞİİRİNİN KAPISINA ANAHTAR – Sabit Kemal Bayıldıran

Yazının başlığı pek iddialı oldu, bağışlana. Peygamber, bir hadisinde “Ben ilmin şehriyim; Ali onun kapısıdır” demiş. Başlık, bu hadise gönderme amaçlıdır. Alevi Bektaşi şehrine girmek isteyenlerin ‘bâtın’ı, ‘remz’i anahtar olarak kullanması gerekir. Türk oymaklar, Anadolu’ya İran üzerinden gelirler. Gelirken de Sünni İslam’ı tanırlar. Sâmanîler döneminde (819-999) birçok Orta Asya halkı gibi Türk oymaklar da Sünniliği…

İncele...

ÖTEKİLİĞİN ÖZELLEŞTİRİLEREK NESNELEŞTİRİLMESİ – Kemal Çalgan

Öznel Olanın Özel ile Bağdaşmazlığı “Ötekileştirmek”, bir şiddet biçimidir. Bir toplumsal yapıda iki veya daha fazla “öteki”nin olması, sınıfsal ve ulusal baskılamayla (başkalaşmayla) alakalıdır. “Ötekileştirme” ise, neden ve sonuçların aynı “yapıda” birleştiği (aynılaştığı) hiyerarşinin insanı türsel eşdeğerlilikten düşürmesidir. Hiyerarşik tahakküm, toplumu toplumsal olanın gelişme dinamiklerinden alıkoyar. İnsanın “duygusal”, “zihinsel” ve “edimsel alanları” ayrıştırılarak, “ötekinin” inşasına…

İncele...
FacebookTwitter