Lokman Kurucu

KALBİM – MESUT KARA

  I Pimi çekilmiş firari bir hayatın Düş bozumuydu ardından koştuğum zaman. Kaçarak yaşadığım anların sürgün dervişiydim Duvar yazılarından yaralı gençliğim geçti. Eksiktim, eskimiştim, çekiliyordum hayattan Neydi benden kalan? II Aşk yeniden keşfiydi eskimiş bir ‘an’ın Yolunu bulamamış gezgindim pusulası bozulan. Boşlukta uçuşan unutulmuş kelebek ölüsü bedenim Uzak trenlere el sallayan çocukluğum ıssız. Düş yorgunuydum,…

İncele...

Lokman Kurucu – NAR

sonu K ile biten bir isim bulalım demiştim sana şimdi neresinden gireyim ruhunun da kafiye olsun ruhuma Nar! ne için Nar? ölüm gibi birleşmek için mi bir gün sen dağılınca olmaz ki! Nar! çok düşündüm, üzüldüm yordu adın, sığmadı hiçbir imgeye of ,nar kıracağım oturup anneme senin çocukluk olduğunu şiirde hiç durmadığını anlatacağım anneme gençliğini…

İncele...

YAZMA SAATLERİ, YAZMA HALLERİ – BARIŞ ERDOĞAN

Kısa yazmayın, anlamakta zorlanıyorum. Montaigne’in alttan alta kurcaladığı, “Bazı milletler yemek yerken başlarını bir örtüyle kaparlarmış. (…) Başka bir adam bilirim ne başkalarını yemek yerken görmeye ne de başkalarının kendini yerken görmesine katlanamaz.” sözü üstüne bir kitap yazılır, yazmanın vakti olur mu üstüne ise ansiklopediler. Yazmanın vakti mi olurmuş? Olur efendim, olur. Bütün perdeleri çekip…

İncele...

KUŞAK KUŞATMASI – Sabit Kemal Bayıldıran

Terimler konusunda kalemler hep savruk! Bunlardan biri de ‘kuşak’! Hemen hemen herkes ‘kuşak’ terimini, aklına estiği gibi kullanıyor; bu da anlatımı bulandırıyor. M. Yaşar Bilen, bu konuda şöyle yakınıyor. Kuşak kavramı yazınımızda rastgele ve yanlış anlaşılan bir terim durumuna düşmüştür. Örneğin sık sık kullanılan 1940 kuşağı, 1960 kuşağı, 1970 kuşağı gibi… Soruna biyolojik açıdan bakılırsa…

İncele...

KÜRSÜLER VE ANALAR- Bülent GÜLDAL

Kir yağıyor maskeli sahnelerden dağların ikiz kardeşiyim artık Yalnızlığım benim ezeli sarhoşum bir köşede not düşüyor sonsuzun gergefine Bir Caligula yeterdi dünyaya kim üretiyor lânetin bekçilerini? Aşk diline yabancı günler kanıyor hiç bitmiyor insanlığın baş dönmesi “Ağlarsa anam ağlar” deniyor ya bir de saçına taktığı güller ağlıyor suskun yüzüme sarılıyor sevgilim Bir tutam bahar kokusuyla…

İncele...

bir kıyamet şarkısı – lokman kurucu

sokakları yokluk yokluğu kıyamet dolduran memur bir iblistir korku kadar geniş ceplerinde cenin uçurtma kırıkları, binlerce tahta kundak ve nice bahardan çaldığı gökkuşakları ruhum, bak kopuyor kıyamet! kömür dumanı, kırık kapı, çürümüş tuğla dört rüzgarla bu dem bir bedende ah! bağırsan azrail izinde ağlasan israfil eski bir hikayede tanrı, kitabın sayfalarında gezinmekte ruhum! şarkı ol…

İncele...

ŞEHİR – ABDÜLKADİR BUDAK

Sen orman yangınını Büyütüyorsun içinde Kaçışıyor ceylanların Dalların düşüyor bir bir Ey kendi sularıyla ateşlerini Söndüremeyen şehir Farkın yok değneksiz körden Sağa sola çarpa çarpa Sürdürürsün yaşamını Neyin varsa çirkin kirli Başın bütün gün önünde Suçun caddeler dolusu Büyür gökdelenler gibi Kuşanmışsın silahını Namluya kurşun sürülü Kimden buyruk alıyorsun Bir liste çirkin elinde Sıra hangisinde…

İncele...

SUYUN DİNLEDİĞİ -Müslüm Çizmeci

Suya inandığım zamanlardı Nehri dinleyip denizi adımladım Bir kol saati yanımdan esip geçti Rüzgar hatırımı sordu Sessizlik bi tık yordu Henüz adım atmadığım koydu Kimi arasam bulduğum oydu Suya ağzımı dayadığım zamanlardı Nehrin içine deniz sakladım Kabuğunu ayıklayıp biriktirdim kumunu Yol saat 12’de durdu Rüzgar topladı saçlarımı Ses başımı okşadı Çöp toplayan kamyonları dinliyorum Avrupa’ya…

İncele...

Emily DİCKİNSON – Açlık

Açlık çektim uzun yıllar Geldi nihayet öğle yemeği vaktim Sokuldum titreyerek masaya Ve o tuhaf şaraba dokundum Masalarda görmüştüm böylelerini Aç, bir başıma dönerken eve Sahip olmayı ummadığım zenginliği Görmek için baktığımda pencerelere Bol ekmek nedir bilmiyordum Çok farklıydı doğanın yemek odasından Kuşlarla benim sık sık Paylaştığımız kırıntıdan Bu bolluk beni incitti, öyle yeniydi ki…

İncele...

Olmuyor – Ömer Faruk Hatipoğlu

bir çocuk, ayağı çıplak pabuç olmak istedim ama bir çocuk daha gördüm bin çocuk daha, yüz bin olmuyor bir çocuk, öldürülmüş devlet olsam dedim, bu kötü katil olmak daha kötü daha zor biri isyan var dedi biri intihar olmuyor üşüyen kediye yuva olmak donan kuş için güneş kıtlığa kuraklığa yağmur çiçeğe kar, tozuna rüzgâr olmuyor…

İncele...
FacebookTwitter