Mesut Kara
Henüz evimize televizyonun girmediği yıllar… Hemen her mahallede yazlık sinemaların olduğu Cüneyt Arkın’lı, Yılmaz Güney’li filmleri bahçe sinemalarında izlediğimiz günler…
İlk gençliğimi yaşadığım günlerde hayatımızın akışı da değişmeye başlıyordu yavaş yavaş. Bugünlerde özlemini daha çok çektiğimiz değerler, erdemler, yaşam biçimleri hayattan el çekmeye başlamışlardı birer birer. Tramvaylar, troleybüsler, bahçe içindeki evler, boş yeşil alanlar, çocukluk oyunlarımız; mendil kapmacalar, köşe kapmacalar, saklambaçlar ve aç kapıyı bezirgânbaşılar, gazoz kapakları, hatta gazozlar, tahta bacak canbazlar, misketler, macuncular ve pamuk helvacılar, çikletlerden çıkan artist resimleri… Her biri birer birer çekiliyordu hayatımızdan.
70’li yılların ortalarına geldiğimizde iyi filmleri izleyeceğimiz salonlar kalmamıştı artık. Ülke çalkantılı günler yaşıyor, aileler evlerine çekiliyordu… Yeşilçam’ın idolleri de kopmuşlardı çok sevdikleri sinemadan. İşte o günlerde krizi çok derin yaşayan Yeşilçam yeni arayışlara girmiş, televizyonun da etkisiyle eve kapanan ailenin yerine “sokaktaki adama”, “lümpen” seyirciye film yapmaya başlamıştı. Önceleri seks-komedi diye başlayan bu furya zamanla pornoya kadar uzandı. Filmlerin masum kızları, örnekse Arzu Okay soyunmaya başlamıştı. “Masum” seks-komedi, hatta avantür filmlerin aralarına yabancı filmlerden “parçalar” döşendi. Sinema salonlarının önünde teşrifatçılar, “üç film birden”, “parça var”, “her muamele var” diye çağırıyordu artık sokaktan geçenleri. Taşradan, Anadolu’dan gelmiş, “buraların yabancısı” olanlara sinema salonuna değil, “genel eve” geldiğini düşündürtecek tarzda çağrılardı bunlar. Daha sonra yerli pornolar çekilmeye başlandı. Seks ve porno dönemi kendi starlarını da yaratmıştı. Zerrin Egeliler, Mine Mutlu, Zerrin Doğan, Dilber Ay bunlardan bazılarıydı…
***
Yeşilçam filmlerinin masum kızı Arzu Okay, bu değişime ayak uydurmak zorunda kalmış, belki de başka tutunacak dalı olmadığı için soyunmaya başlamıştı filmlerde. Çetin İnanç’ın çektiği Sokak Kadını filmini izlediğimde yaşadığı drama, yaşananlar “film icabı” olsa da gözyaşı dökmüştüm.
Erotik-komediler ve seks filmlerinin, soyunup yatağa giren ve sevişen oyuncuları arasında Mine Mutlu, Arzu Okay, Zerrin Egeliler, Figen Han, Feri Cansel, Ali Poyrazoğlu, Hadi Çaman, Mete İnselel, Aydemir Akbaş’ı sayabiliriz. Bu oyuncular, soyunmuş, yatağa girip sevişmişlerdir fakat hiç biri porno film de oynamamıştır. 1970’li yılların sonunda Yeşilçam imalatı yerli pornolar da çekilmeye başlanmış ve bu tarzın ilk starı da Zerrin Doğan olmuştu. Zerrin Doğan’ın başrolünü oynadığı bu ilk uzun metrajlı porno filminin adı “Öyle Bir Kadın Ki”dir. Daha önceleri figüranlarla çekilen porno parçalar, “normal” seks filmlerinin aralarına döşenip gösterilirdi. Bu filmle birlikte porno filmleri kendi “starlarıyla” çekilmeye başlandı. Filmde Zerrin Doğan’la birlikte Levent Günsel, Zafir Seba, Harika Öncü gibi oyuncularda yer alır. Filmin yönetmeni Naki Yurter, yine Zerrin Doğan ve Levent Günsel’le birlikte “İyi Gün Dostu” adıyla ikinci bir porno daha çeker. Zerrin Doğan’dan sonra porno filmlerin diğer yıldızı da Dilber Ay’dır.
O yıllarda sokak edebiyatı da bu filmlerin adlarında karşılık bulmaya başlamıştı. Günümüze kadar gelen “Parçala Behçet”, “Yırt Kazım” gibi… O dönemin film adlarından sadece bir kaçını sayalım isterseniz: Dam, Budalası. Yakalarsam Severim, Ye Beni Mahmut, Ah Deme Oh De, Tak Fişi Bitir İşi, İşte Kapı İşte Sapı, Hasan Almaz Basan Alır, Ayıkla Beni Hüsnü, Şeftalisi Aya Benziyor, Şipşak Basarım, Biri Gitti Biri Geldi, Beni Mahvettiler, Otobüs Neriman, Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak, Bal Badem, Ilık Ilık, Isıt Beni, Oh De Yavrum Oh De, Oldu Olacak, Olmaz Şimdi, Öttür Kuşu Ömer, Tamam mı Canım, Vur Vur Kaç Kaç…
Aralarına parçalar döşenmiş erotik-komedilerin, seks filmlerinin yanı sıra porno filmler de artık birçok sinemada gösteriliyordu. Gittikçe iğrençleşen ve açık sömürüye dönüşen bu filmlerde pornografinin bütün unsurları kullanılıyordu. Bu dönem çok uzun sürmedi ve 80’lerin başında bu filmleri oynatan sinemalara polis baskınları düzenlendi, filmlere el kondu. 12 yönetimi de bu filmleri tamamen yasaklayıp oyuncularına kadar soruşturmalar açtırdı. Bu soruşturmalardan Zerrin Egeliler, Zerrin Doğan ve Dilber Ay da nasibini almıştı. 12 Eylülzede Seks Yıldızları’nı yazan sevgili Mehmet Atak’ın cümleleriyle “fiziki ve manevi işkenceye maruz kaldılar. Aşağılandılar. Onlar genel geçer ahlakın, resmi devlet ideolojisinin ve dahi bizzat içinde var oldukları sektörün ebedi günah keçisi oldular…” (Nokta, Sayı 38, 12-18 Eylül 1993)
Sonraki yıllarda bu oyuncular sırra kadem bastılar, ortadan kayboldular. Kimse nerede olduklarını, bugün ne yaptıklarını, nasıl yaşadıklarını bilmiyordu. “Yeşilçam hiçbir zaman vefasız olmadı diyen” sinemanın meslek örgütü yöneticileri de, yapımcılar, yönetmenler de, hatta aynı seti paylaştıkları arkadaşları da bu oyuncuların izini kaybetmişti. Tabii sözünü ettiğimiz oyuncular nedense sadece kadın oyunculardı. Oysa Ali Poyrazoğlu, Hadi Çaman, Aydemir Akbaş gibi o dönemin erkek oyuncuları saygınlıklarından hiçbir şey kaybetmemişlerdi. Bu isimlerin bir kısmı evlenmiş, bir kısmı başka şehirlere, ülkelere yerleşmiş ve izini kaybettirmiş. Evli ve çoluk-çocuk sahibi oldukları için de o dönemleri hatırlamak istemiyorlar ve konuşmaktan kaçıyorlardı.
Mesut Kara