Lokman Kurucu

biz ve onlar – Hamit Oral

doru atlar / kargılar / topuzlarla geçti zamanın kılavuzları ve allah allah / hurra kemikleşmiş düğüm kimdi kılıçtan arta kalan o korku / o soğuk beniz aklıma oturmuyor zümrüt şato / yakut taht jül sezar kral lear ve atinalı timon onlar da masumdu fahişeler kadar şimşekten yelelerdi / kızıl kızıldı kanlarımızda yoktu kuşatılmayan gök /…

İncele...

Kafka’da düğün hazırlığı* – EMİN KAYA

azıcık gevşek tut ipi sür köprüye başı dumanlı kır atı su köpüğü kuş sesi dal yaprağı biraz eğilince gölgesine sabahın dilinin türküsü bir tarla sürsün oy sürmelim sürmelim yoldan çık rastgele bir eve uğra otur ses etmeden gösterdikleri yere ikram edilen çayı iç cevap ver olursa soru sorana kapı aralığında beğendiğin kızı göster istiyorum de…

İncele...

ANNEMİN MIRILDANDIĞI ŞARKI – NEVİN KOÇOĞLU

“çünkü anneler bu patlama seslerine kaderim demişti”   Epeyce kere okudum Hicran Aslan’ın Otoportre adını verdiği şiir kitabını ve her seferinde ilk defa okuyormuşum hissi hiç uzaklaşmadı kalbimden. İbni Haldun’un,  -yaşasaydı eğer belki de çok kızacaktı bize sürekli bu iki kelimeye sarıldığımız için- “Coğrafya kaderdir” cümlesine “Çoğu zaman da keder” cümlesini ekleyen ben, bu iki…

İncele...

AÇ BİAFRA SOLUĞU – OĞUZ TÜMBAŞ

Biafra uzak bir siyahlıktır uzaklarda Bir yorgun ölümdür, kendi sessizliğinde Umutları yok edilmiş Aç bir sancı sömürür kemiklerini Sevinci tatmamış bir yığın soluk yüzde Kirlenir yaşam, kurşunlanır. Biafra bir acı suskunluktur Bir küçük nokta, bir siyah, bir aç! Burası Nagazaki değil Hiroşima çizgisinin dışında Vietnam değil Uygarlık gerisinde bir zayıf alan. Yaşama hakkı verilmişken yaşamayı…

İncele...

MAT – YUSUF ALPER

II. Bana beni anlatma biliyorum Soyu tükenmiş bir kuşum Bir balyoz durmasız iner kalkar, yorulmuşum Ben ki nice ırmaklarda boğulmadan Nice ateşlerde yanmadan geçtim Geçtim ve beynime bir balyoz edindim Varoluşun onulmaz balyozunu Kendimi kendime ve çağlara vurmak için Ben ki çağlayarak akan bir suydum Denizimi kaybetmiştim, buldum Sevgilim mi bırakın saklı kalsın Hiç sevmemiş…

İncele...

Herkes Kendini Öldürür- VEYSEL ÇOLAK

Durup dururken aklına gelir bilirsin bir yanlışı süsleyip yaşadığını. Aslında iki diken arasındadır hayatı toz bulutu, ömrüne hançer. Acının yurdu olmuş yüreği içi kapkaranlık, geceyi uyutuyor kendinden bir yerlere kaçıyor durmadan o cesedi görecek dönüp geriye baksa korkusu bundan, peşinde o ayak sesi çiçekleri bir bir soldurmuş yaşadıkları. Yine o heyecan, soda tadında bir akşam…

İncele...

işlek bir hayatın rengarenk siyahı ya da zurnanın zırt dediği / Taylan Onur

son sert dumanı son güçlü çizgiyi otuzumda bıraktım otuzdan düşsün gerisin geriye dünya zamandan çürüyüşümü dikkatle izledim aynamdan ona yanlışlardan bahsettim kıskıvrak yakalanmış kısrakların nasıl ivme kaybettiğini tosba sokakta bir gök yaşar artık inzivasında geçmiş zamanın tıka basa dolu kipleri kirpikler ipek ama evhamlı türk mü bilmem elbette ölçmeden hiç hayallerinden birini kıskanmadım da hiç…

İncele...

665 çocuk ve şeytan – Aydın Afacan

“Şeytan” tam bir “mesele”dir. Korku ve zaafların açıklanıp örtülmesinde, insanın, bir takım kötülüklerine tuttuğu bir “aynalı kalkan”… Onunla hayatın “Korkunç Medusa”sına taş kesilmeden yaklaşabileceği bir kalkan… Kiminde insanın, içindeki sonsuz kötülüğe bulduğu “bahane”! Farklı dinsel anlatılardan, Dante’ye, Goethe’ye, Milton’a, Golding’e, Bataille’a, şeytan-insan, şeytan-çocuk ve ‘kötülük’ bahisleri konusunda hayli ‘bereketli’ ve ürkütücü bir ‘topos’! Lokman Kurucu’nun…

İncele...

MÜSLÜM YÜCEL – HİÇ

Zaman seninle alay ediyor. Var olmak, hiçliğin içine düşmekle aynı anlama geliyor. Bütün dinlerden ayrıldın. Bütün tanrılar sana küskün. Akılsız bir deliden geceleri tanrıya isyan etmenin yollarını soruyorsun. Deli sen konuşunca yüzünü gizliyor. Olanca sesiyle bağırıyor; İsyan boyun eğmektir ve dünya Plaht’ın Sırça Fanus ‘ta söylediği gibidir. Sırça Fanus içinde bir bebek gibi tıkanıp kalan insan için dünyanın kendisi…

İncele...

HÜSEYİN FERHAD’IN ŞİİRİ   – RAMİS DARA

  Türk şiirinin ayrıksı sesi Hüseyin Ferhad’la, onun şairlik ve deneme yazarlığı, benim yazarlık-eleştirmenlik uğraşımızın başlarında, Şubat 1982-Şubat 1987 tarihlerinde beş yıl, Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Film-Radyo-Televizyon ile Eğitim Merkezinde birlikte çalışmış, bir tür okul arkadaşlığı yapmıştık. Onun ilk iki şiir kitabı ve benim bir şiir yazıları kitabım –ile iki Albert Camus çevirim, tek…

İncele...
FacebookTwitter