BARBİ KURTULUŞ ÖRGÜTÜ- SİBER ASİYE NASIL KURTULUR? – HİCRAN ASLAN

FacebookTwitter

Hangi duvara dönersek dönelim çokuluslu şirketlerin denetlediği verilerin hüküm sürdüğü o algının kapsama alanına giriyoruz. Bizim adımıza deneyimleyerek, doğruların dolambaçlı uzun yapısından uzak bir şekilde oluşturulan reçetelerin vazgeçilmez güzelliği hayallerimizi süslüyor. Bize o ideale ulaşmaya çalışmak dışında bir seçenek bırakmıyor. Görme duygusunun işitmeye oranla tahripkâr, bencil ve daha işgalci oluşunu sonuna kadar kullanıyor. Bu görsel hegemonyada hızlı değişim içinde olup biteni deneyimleyerek reddetme şansımız olmadığı için bizim adımıza vekâleten deneyimi örgütlüyorlar. İyi mi? kötü mü? Yaşam pratiklerimiz birbirine uyuyor mu, uymuyor mu?.. Farklılıklarımız arasında bir benzerlik ilişkisi tesis ederek, yani imajları birbirine tercüme ederek bize yaşam modelleri dayatıyor. Deneysellik ile deneyimsellik iki ayrı uçta duruyor artık. Bu yaratılan imajın var(sız)lığı ne kadar yakınlaşırsak yakınlaşalım bizi doyurmaz.  Uzaktan kusursuz, yakından lüzumsuz olmanın ötesine çıkmaz bu sokak. İdeal olan vücut ölçüleri, iyi bir yaşam sürmenin reçeteleri her yerde. Gözlerimiz hastalanmasın, farklı imajları örgütlemesin ya da özlemesin diye bakışı kendi dehşetinden koruyorlar. Bakışı terbiye ederek, bakışın iştahını yarattığı imajla doymaya alıştırıyorlar. Eril-dişil, bakire-fahişe, siyah-beyaz, cinsiyetler arası ayrımı silikleştiriyor veya keskinleştiriyorlar. Aslında keskin, çok işgalci olan şey, yaratılan imajın bizi terbiye eden tanıtım fragmanlarıyla silikleştiriliyor. Uçurumu derinleştiriyor ya da yakınlaştırıyor. Sirk gösterisi için hazırlanmak gibidir bakışı terbiye etmek.

Tüm dünyada kızlara yaratılan ideal modelleri barbizm diye özetlersek ve bununla bir yer değiştirme dizilimi yaparsak günümüz sesle aktive olan robotik paparaziler, akıllı uyuşturucular, siber moda, iletişimin ekstazisi şiddet ve inanç iç içe büyüyüp duruyor. Hele bizim geleneksel algımızda yuvayı dişi kuş yapar, her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır, ya çocukların annesi, ya birinin karısı… diyerek bakmakla yükümlü oldukları kervanıyla isimlendirilenler, karanlığın değişkenleri oluyor. Kurşun, evrene en iyi titreşim yayan maddedir şiarıyla çıkmazdan kurtulamayan Asiye’nin topuğuna yeni kurşunlar sıkılır. Siber ortamda da bu çıkmazın içinde çakılıp kalır Asiye. Bu kez kurşunlar silsile-i meratip içinde törene durur, bakışı hem buyur eder, hem de iter. Zayıf olana gücünü uygulayabilmenin karnavalesk hazzı doyumsuzlaşır. Ceza şenlikli bir şeye dönüşür. “Denetim toplumlarında hiçbir şey sonuca ulaştırılmaz.” der Deleuze, sürekli borçlandırılırsınız. Alacaklı olmak haz verir. Gurur yarası ve yasası etrafında kendinden vazgeçen siyahlık büyür göğüs kafesimizde. Büyük tutkularla yetersizlik duygusu arasında salınan ruhsal dinamikler, görülmeden görme ayrıcalığı, bakılıyor olmak beyaz küpün içinde debelendikçe içimizde biriken siyah leke.

Tam bir ütopyayı inşa edecekken distopyaya dönüşen düzen, diyalektik imha, sibernetik organizma… İyi görülmenin denetimi altında bir kapana kısılan fareler gibiyiz. Bir tür uyuşturucu bağımlılığı gibi daha iyi görünme bağımlılığı. Kadını “botoks yoluna gitmek” şeklinde argolaştıracağım bir kapanın içine çekiyor. Bizi; Barbie modeliyle empoze edilen, iyi ve mutlu görünen, evini, eşyasını, çocuğunu gerçek bir beyaz küp içinde büyütebilen bu kurgu kadın bir özne değil nesne hailine getiriyor. Barbie iyi bir yazarın kayırdığı karakter oluyor. “Kafesteki kuş şarkılar söylese de tutsaktır.” der; Paulo Coelho. Elbette bir kafeste olduğunun farkındaysa. Farkındalık duvara çarpmak ve çakılmak gibidir. Ölüm gibi görülse de bir uyanış biçimidir. İşte o zaman ne kadar yorulduğunuzu, iyi görünmenin, görülme isteğinin nasıl bir iletişimin ekstazisi haline dönüştüğünü görebiliyorsunuz. Hınca hınç doldurulmuş iç mekânlar, enfes ovallikler, boğucu incelikler… sahte sevinç nidaları içinde yaşadığımız trajediyi bir disko topuna çeviriyor. Aşırı görünürlükte görünmez oluyoruz. Birden yeni bir iç görü ortaya çıkıyor; korunmak ve sağalmak için; sosyal medya beğenilerine ve tıklanmalarına bağlı olan trajik bir iç görü…

Leke tutmaz bir faaliyet malzemesi, teselli ipi, kültürel yarıkta aşağılara yuvarlanırız. İyilik şemsiyesi altında kitlenin önüne neler atarız? Ne kadar acı çektiğimiz ya da ölüme yaklaştığımız kimsenin umrunda değil; bir resimselliğin tadını çıkarmakla yükümlüdür gözün iktidarı. Bakışın nesnesi kadınsıdır ve sizin için en büyük korku görünmez olmaktır. Bu çaba bütün enerjinizi alır. Ve siz o görme ve görülme jimnastiği içinde metamorfoza uğrarsınız. Beyaz iktidarın kurtardığı kadın olmak’tır evrensel bilinçaltı.

Benjamin’in dediği gibi bir uyanış konstelasyonu gerekiyor bu dünyaya. Yeni bir görsel bir gramer, tüketim nesnesine dönüşen imajı deşifre etmenin eğitimi. Girard’ın “içe kapanmış gurur” dediği güçlü, özgür, duyarlı görünme ihtiyacı, acıyı yaşayamama, öğretiler ve idealin misyoneri olma bütün bu kuşanma olup dikilir karşımıza. Sahte ve iğreti bir dekor, spritüal mukavemet eleştirdiği şeyin deneyiminden yoksun olan bu uzun süreç içinde kadın mücadelesi daha somut, pratiğe dayalı ve deneyimlerle güçlenen bir yol izliyor. Bu anlamda teoriye insan uyarlamanın bütün o katı ve kendi referansları içinde ahlakçı örgütlenme biçimi de esnemiş ve çeşitlenmiş oluyor. Çünkü direniş estetik bir dövüş aracıdır. Modern devlet büyük bir gözaltıdır ve parizyen kelimelerle gözün içine saplanıp kalmak gerekiyor.

Her şeyi düzgün tutmaya çalışırken bu sunulan yaşamın tıkır tıkır işlemesi için ipi sürekli ellerinde tutmaya çalışmaktan yorulmuş ne çok Asiye var. Yorgun ve derin çizgilerini görünmez yapmak için çırpınan ne çok Barbie. Kurulu iktidara isyan eden imgeler üretme yeteneğimiz olmalı. Kadının sürekli şiddetle buluşması, kendiliğinden politik olmanın açmazları aşılmalı. Çünkü eril mantıkla hareket eden iktidarlar kadını metalaştırmanın bir yolunu bulur. Baskıcı yapıların farklı eklemlenmelerini kıyaslamaya çalışırken kimin kimden fazla baskı gördüğünü yarıştıran algı yanılsamasından kurtulmak gerekiyor. Kendimizi olumlayıcı ve ivmeci bir pratikle; sanatı, olan ve olmayanı sorunsallaştırmak. Çünkü bir imajın görünmez niteliklerini karanlığını, rezonans ve gürültülerini, distopik yönlerini sanat sezdirtebilir.

Barbinin kusursuz sağlıklı dünyasının distopik okumasını yaptırmaya yönelir feminist pratik. Barbi Kurtuluş Örgütü (1989) Barbi imajına ulaşıp kendinden vazgeçmiş bakışı, ideal olanın mahkûmiyetinden kurtarmak için barbizm’i yıkmaya çalışılır. Güzel sanatlar-güzel sananlar-güzel asalaklar algısının ötesine çıkmak için değişik eylem biçimleri örgütlüyorlar. Barbizmi yıkma pratiğinde ironiden ve sivil performans ögelerinden faydalanarak bir farkındalık oluşturmayı deneyimliyorlar. Örgüt elemanları alışveriş merkezlerindeki barbie bebeklerin içini açıyor, konuşmayı sağlayan küçük makineyi kendi sistemleriyle değiştiriyor mesela. Bu teknolojik değişim sayesinde çocukları sürekli alışverişe yönelten repliklerin yerini sistemi eleştiren sözler alıyor. Böylece çok değişik kitlelere ulaşabilen bir eylem tertip edilmiş oluyor. Feminist protesto kültüründe mizahla yaratıcı eylemler geliştiren, biraz da mücadelenin sert mimiklerini yumuşatan bu eylemler gibi eylemler dünyada hızla çoğalmalı, çoğalıyor.

FacebookTwitter
FacebookTwitter