1962, Erzurum-Olur doğumlu Şükran Belen’i, amansız bir hastalık sonucu henüz 59 yaşındayken yitirdik!
Belen, Erzurum, Ankara, İzmir ve İstanbul ekseninde çalkalanan yaşam serüveni içinde, Kayıp Nefes (2010), İpeğin Ağrısı (2011) ve Kuşlar Tahtı (2012) adlarıyla kayda değer üç kitap bırakıp gitti ardında.
Klaros Yayınları, bu zamansız göçün sahibinin toplu şiirlerini, ölümünden sonra Lacivert dergisince (Temmuz-Ağustos 2023, 112 sayı) hazırlanan özel bir dosyayla birlikte Kayıp Nefes** adıyla bir araya getirdi.
Eşinin erken ölümünü de kapsayan bir hüzün sarmalıyla kendini belli eden Belen’in şiiri, ilk kitaptan itibaren bireysel derinlikte varoluşsal bir arayışa dönüşüyor. Kadın sorunsalıyla iç içe süren bu sorgulamanın, kutsal kitaplar katındaki eleştirel tavrıyla dogmatizmi çürüten bir arayışa yöneldiğini ve bunu büyük ölçüde başardığını söyleyebiliriz. Şair, her ne kadar varlık-yokluk bahsinde kayıp bir nefesi imlese de üç kitap toplamında nefes nefese bir koşudan izler taşıyor. Onca koşudan sonra ortaya çıkan yok hükmündeki görüntüde, daha doğrusu boşlukta şöyle bir saptamayla karşılaşıyoruz:
“ÜÇÜNCÜ ŞAHISTIM VE YOKTUM
tahta bir bavulun unutulmuşluğunda
ben kimin yolculuğuydum?
ne yana gitsem ateş taşıyıcıları
örsle çekiç arasında
o, deli
ben şair
insan kendiyle selamlar diğerine dedim
ne bozkır çiçeklendi
ne kemik sesi yerden kalktı
….
beni düzlüğe ancak gül taşıyıcıları çıkarır” (s:325)
Şairin, özellikle Kuşlar Tahtı’nda göze çarpan nehir şiirin akışına bakarsak, salkım saçak bir arayışın parça tesirli dize yapısıyla uyumuna yakından tanık oluruz. Şiiri sürükleyen üslup kadar söyleşin yapısına sinen felsefi atmosfer hayli sahici. Belen, sanki zorlu bir insanlık sınavından çıkmış gibi yorgun bir şiiri sırtlıyor. Onu sıkan, bunaltan ne varsa savurup geçiyor her aşamada. İyimserliği elden bırakmadığı, direndiği her halinden belli. Üstelik bunu aşkla yapıyor. Önerileri bu açıdan oldukça değerli:
“baktım doğduğum yerden batan güneşe!..
veda ettim bin kere…
de,
vedaya tövbe edemedim.
ne olur
bi kere
‘illâ” de.
döne döne
aşka…” (s:181)
Bence şu dizeleri eklemeli bir Işık Toplayıcısı’nın ağzından:
kevserin onuru için
bir taş atın
gururun boşluğuna
düşeceğim
yol değişiyor
değişiyorum
gövdemle ki tanrı da…
adımın teşekkürünü kime vereyim?” (s:403)
Kayıp Nefes’teki şiir toplamını irdeledikçe, düzeyli bir şairin varlığından bir daha haberdar oluyoruz. Er ya da geç şairler de göçer bu dünyadan. Önemli olan şiir külünde kalan sıcaklıktır. İşte o sıcaklığı derinden duyumsamak isteyenler, bir an önce toplu şiirler aynasına bakmaya çalışsınlar.
Uzun lafın kısası, Şükran Belen yaşıyor!
Okunması dileğiyle…
Kayıp Nefes / Toplu Şiirler – Şükran Belen, Klaros Yayınları, 1. Basım, Şubat 2024